Türk tiyatrosunun gelişimi, modernleşme tarihinden birçok iz taşımaktadır. 1830’lardaki Tanzimat Dönemi’nden itibaren İmparatorluk, Batı tarzı dramatik yazarlık, oyunculuk ve sahnelemeyi kültürel ve sosyal çevresiyle teşvik etmişse aynı motivasyon Cumhuriyet dönemimde daha da büyük bir ivmeyle devam etmiştir. Ne var ki, akademi çatısı altında modern drama eğitimi veren üniversite bölümlerinin kurulması, 1940’ları bulmuştur. Bu zamana kadar tiyatro sanatının icracıları, sanatlarının hünerlerini kurumsallaşmış Batı modelindeki okullar yerine ağırlıklı olarak usta-çırak ilişkileriyle aktarmıştır. Önce Ankara, devamındaysa İstanbul ve Eskişehir gibi illerde açılan konservatuvarlarla, drama eğitimi farklı bir boyut kazanmıştır. 1990’larda vakıf üniversitelerinin açtığı bölümlerle görece ağır ilerleyen süreç hareketlenmiş, 2021 yılına geldiğimizdeyse sadece İstanbul’da 13 vakıf ve 2 devlet üniversitesinde bulunan tiyatro bölümleriyle yoğun bir rekabet ortamı şekillenmiştir. Bu ortamda öğrenci adayları ve her türlü paydaşla kurulan iletişimin niteliği önem kazanmıştır. Güçlü yanları, farklılaşma noktaları ve özgün taraflarını farklı mecralarda anlatma ihtiyacı artan okulların internet sitelerinde kendilerini nasıl tanıttıkları da ayrıca dikkat çekmeye başlamıştır. Bu çalışmada, İstanbul’daki tiyatro bölümlerinin internet sayfaları incelenmiştir. Dünya görüşlerini, eğitim hedeflerini, değerlerini ve iletişim tarzlarını ortaya koymak amacıyla bir söylem analizi yapılmıştır. Buna göre okulların ideal tiyatro insanı kurgulayarak çok boyutluluğu işlediği, retorik yapılarını ağırlıklı olarak logos ve etos üzerine inşa ettiği ve zıt kavramlar üzerinden farklılaşma noktalarını vurguladıkları sonucuna ulaşılmıştır.